Yapı denetim sisteminde denetçilerin müteahhit tarafından seçilmesine olanak sağlayan kanun teklifi, yapı denetçilerinin tepkisini çekti. Yapı Denetim Kuruluşları Birliği Derneği Denizli Şube Başkanı Adem Yokuş, Denizli Gazeteciler Cemiyeti’nde basın toplantısı düzenleyerek verilen kanun teklifinde yanllışlara değinerek bu yanlıştan dönülmesini istedi.
Yapı Denetim Kuruluşları Birliği Derneği Denizli Şube Başkanı Adem Yokuş Kamuoyunun ve yetkililerin dikkatine diyerek başladığı açıklmasında şu ifadelere yer verdi. ,
Başkan adem Yokuş; “Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nca hazırlanan “Köy Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi” hükümet milletvekilleri tarafından meclise sunuldu. Bu kanun teklifinde 4708 sayılı Yapı Denetimi Hakkında Kanun ile ilgili uzun zamandır yapılacağını beklediğimiz maddeler de var. Önerilen kanun teklifinde olumlu gördüğümüz yanlar olsa da kamuoyunun dikkatine sunmamız gereken ciddi kaygılarımız olan değişiklikler de bulunmaktadır. Bu kaygılarla bu açıklamayı yapıyoruz. Ülkemiz, jeolojik yapısı nedeniyle yüksek risk taşıyan bir deprem bölgesindedir ve yapı denetim sistemi, bu risklerle başa çıkabilmek için en önemli unsurlardan biridir. Özellikle geçtiğimiz yıl gerçekleşen 6 Şubat Kahramanmaraş merkezli depremlerden on binlerce bina etkilenmiş ve yine on binlerce canımız yitip gitmiştir. Deprem sonrası hükümet tarafından yapılan açıklamalarda Yapı Denetim Sisteminin eski düzenlemelere oranla başarılı olduğu kamuoyuna duyurulmuştur. Bütün veriler ortada iken sistemi bozmaya yönelik böyle bir taslağın gündeme alınmasını anlayabilmiş değiliz. Söz konusu taslak özellikle “Yapı denetim hizmet sözleşmesi bedeline esas inşaat alanı 500m² kadar olan yapılarda, yapı sahibince belirlenen yapı denetim kuruluşu ile, diğer hizmet sözleşmelerinde ise Bakanlıkça yayımlanacak usul ve esaslara göre o yapı için ildeki faal yapı denetim kuruluşu sayısı da dikkate alınarak elektronik ortamda aynı anda belirlenen en fazla iki yapı denetim kuruluşundan biriyle, yapı sahibi arasında yapı denetim hizmet sözleşmesi akdedilir.” maddesi ile denetim sürecini köklü bir değişime zorlamaktadır. Ve bu önerinin gerekçesi olarak da “uzak mesafeli ve küçük ölçekli projelerin, denetim görevini yürütmesi için elektronik dağıtım ile belirlenen yapı denetim kuruluşları, bu işlerde elde edilen gelirin iş kapsamında yapılan harcamaları karşılamayacak ölçüde düşük olduğu, bu işlerin denetimini üstlenmekten imtina edildiği, hatta mevzuatta öngörülen idari yaptırımları göze alarak yapı sahibi ile sözleşme imzalamaktan kaçınıldığı, elektronik dağıtım ile belirlenebilen yapı denetim kuruluşunun bu yaklaşımı nedeni ile yapı sahibi yapısının inşasına başlayamadığı” gösterilmiştir. Hatta ilaveten “aralarında husumet oluşmuş bireylerin, elektronik dağıtım ile zorunlu olarak karşı karşıya kalmaları nedeniyle uygulama sırasında fiziki müdahalelere varan adli vakalar yaşandığı veya yapı sahibinin yapısını inşasından belli bir süre vazgeçtiği durumlar tespit edilmiş olup yapılan düzenleme ile yapı denetim kuruluş sayısı belli bir sayının üzerinde olan illerde yapı sahibine birden fazla alternatif sunulması amaçlanmaktadır.” denmektedir. Bu gerekçeler oluşturulur iken taraflardan biri olan Yapı Denetim Kuruluşları hiç mi dinlenmedi acaba diye düşünüyoruz. Yoksa Yapı denetim firmalarının da zaten gerekçede belirtildiği gibi uzak mesafeli küçük işlerdeki geliri karşılamayacak derecede düşük bedeller için bir önerisi muhakkak olmuştur. Ayrıca şunu da belirtmek isteriz ki sahada yaşanan saldırıların sebebi %90 oranda yapı müteahhidince Yapı denetim personeli tarafından tespit edilen aykırılığın düzeltilmek istenmemesinden kaynaklanmaktadır. Yoksa bizler, yapı sahibi ile yapı müteahhidini denetlemek üzere yaptığımız hizmet sözleşmelerini önceden oluşan bir husumet üzere reddetmiyoruz.
Dolayısı ile bu yeni düzenleme, yapı denetim kuruluşlarını müteahhitlerin seçmesine olanak tanıyarak tarafsız denetimi ortadan kaldırmaktadır. Yapı denetim sisteminin, kamu güvenliğini temin etmeyi amaçlayan bir kamu hizmeti olduğunu unutmamalıyız. Bu düzenleme, denetim mekanizmasının bağımsızlığını yitirmesi, adaletli eşit iş dağılımı ve sektörde şeffaflık ilkesinin zedelenmesi anlamına gelmektedir. Bakanlık 2018 yılında elektronik dağıtımı çıkaracağı zaman gerekçe olarak “Yapı denetim sektörünün en büyük sorunu olan yapı denetim kuruluşları ile yapı müteahhitleri arasındaki ticari bağın kesilerek yapı denetiminin daha etkin ve verimli bir şekilde yürütülmesi” görüşünü savunurken, elektronik dağıtımın çıkma gerekçesini hiçe sayacak olan bu taslak, denetimsizliğin önünü açarak toplumsal can güvenliğimizi tehdit eder hale gelecektir. Şimdi ne oldu da sektörün en büyük sorunu olarak tabir edilen ve mevzuata aykırı bir şekilde kurulduğu düşünülen bu ticari bağ yeniden oluşturulmak isteniyor? Taslakta ifade edilen bir diğer madde de Yapı denetim firmalarına ve çalışanlarına uygulanacak cezalar hakkında. Elbette işini doğru yapmayan her kurum, kuruluş kişi cezalandırılmalı. Ama itiraz ettiğimiz maddeyi okumak istiyorum. “Yapı denetim kuruluşunun, bu Kanun ve ilgili mevzuat ile kendine verilen görev ve sorumluluğu yerine getirmemesi nedeniyle, denetim sorumluluğunu üstlendiği yapının taşıyıcı sisteminde en geç yapı kullanma izin belgesi aldıktan sonra on beş yıl içinde veya yapım aşamasında çevresinde yer alan binanın taşıyıcı sisteminde onarılamaz düzeyde yapısal bir hasarın oluşması halinde, Merkez Yapı Denetim Komisyonunun teklifi üzerine Bakanlıkça yapı denetim kuruluşunun izin belgesi iptal edilerek faaliyetine son verilir ve teminatı irat kaydolunur.” Yapı denetim firması kendi denetlediği bina dışında çevresinde yer alan bir yapının taşıyıcı sisteminin onarılamaz bir hasar görmesinden nasıl sorumlu tutulabilir! Yapı Denetim personelinin bir şantiye şefi olmadığı, bitmiş imalatı kontrol etmekle görevli olduğu, yapım aşamasında oluşan hasar sırasında da bu gerekçe ile sahada olmayabileceği biliniyor iken, denetim firmasını belgesini iptal ettirmek, hapis cezası ile yargılamak ve teminatına el koymak derecesinde suçlu kılan şey nedir? Peki çok merak ediyoruz bu fiili işleyen, fiilin işlenmesi sırasında o mahalde olmak zorunda bulunan teknik kişiler veya kuruluşlara nasıl bir ceza verilecek? Bu kanun maddesini teklif edenler bize bir açıklama borçlular diye düşünüyoruz. Türkiye genelinde yaklaşık 2500 yapı denetim firması faaliyet göstermektedir. Bu firmalar, sadece güvenli yapılaşmayı sağlamakla kalmayıp, ekonomiye ve istihdama da önemli katkılar sunmaktadır. Yapı denetim sektörü, on binlerce mühendise, mimara, teknik ve diğer personele istihdam sağlamakta, ülke ekonomisine doğrudan ve dolaylı yoldan değer katmaktadır. Böylesine önemli bir sektörün zayıflatılması, ekonomik ve sosyal açıdan telafisi zor sonuçlar doğuracaktır. Yapı denetim sisteminin kamu güvenliğini koruma misyonuna rağmen, böylesine bir düzenlemenin hayata geçirilmek istenmesi, kamu yararını hiçe sayan ve sektörü karmaşaya sürükleyen bir yaklaşımı göstermektedir. Bu çelişkili adımlar, yapı güvenliğinin sağlanmasında büyük riskler yaratacak ve denetimin tarafsızlığını tamamen ortadan kaldıracaktır. Çıkacak bu uygulama net bir şekilde müteahhidin lehine, vatandaşın aleyhine sonuçlar doğuracaktır. Her gün beşik gibi sallanan ülkemizde, Bakanlığın bu düzenlemeyi hayata geçirmesi, vatandaşın can güvenliğine verdiği önemi açıkça hiçe saydığını göstermektedir. Toplumsal güvenliği tehlikeye atan bu yaklaşım kabul edilemez ve derhal düzeltilmelidir. Bizler, şartlar ne olursa olsun, mesleğimizin gereğini yapmaya, can güvenliğini temin etmeye ve güvenli binaların üretilmesine katkıda bulunmaya devam edeceğiz. Bakanlık yetkililerinden ricamız bizi üvey evlat konumuna sokmamalarıdır. Bizler her zaman bakanlığımızın yanında olan kuruluşlar olarak her göreve hazırız. Yukarıda açıklamaya çalıştığımız nedenlerden dolayı “Köy Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 4708 sayılı Yapı Denetimi Hakkında Kanun ile ilgili maddeleri için çekincelerimiz mevcut olup, bu tasarıya karşı çıktığımızı, bununla ilgili olarak her türlü mecrada gerekli işlemleri yapacağımızı kamuoyunun bilgilerine sunarız.
TASARI BİLGİ NOTU2019 başından beri uygulanan e-dağıtım sistemi bu tasarı ile 500m² altında tamamen kaldırılmakta, 500m² üzerinde ise ikiden seçmeli hale getirilmektedir. Bu durum 2018 yılında e-dağıtıma geçmek üzere hükümet tarafından çıkarılan kanunun gerekçesine -yapı denetim kuruluşları ile yapı müteahhitleri arasındaki ticari bağın kesilmesi- tamamen aykırıdır. Yapı sahibine –dolayısı ile yapı müteahhidine- KENDİSİNİ DENETLEYECEK olan firmayı tercih etme hakkı verilmektedir. Bunun sonucunda da pazarlıklar ve tavizler doğrudan artacak ve sistem eskisinden daha kötü bir duruma gelecektir. Ülkemizin deprem kuşağında olduğu bilinmekte ve daha 6 Şubat Kahramanmaraş depremlerinin yaraları taze iken, tabiri caizse denetim sisteminin temeline bomba koymak tamamen akla ve vicdana aykırıdır. Güneş ve Rüzgar Enerji Santralleri yapı denetiminden çıkarılmaktadır. Güneş ve Rüzgar Enerji Santralleri afet anında sağlam kalıp, enerji arzının etkilenmemesi gereken önemli binalar iken bunların basit yapı, teşvik ve işin hızlandırılması olarak kılıflara büründürülerek sunulması büyük bir aldatmacadır. Yapı denetim ücretinde baz alınan oranların 1,25, 1,50, 1,75 ve 3,50 gibi kanunda belirlenmesi ”eşit işe eşit ücret” ilkesine de temelden aykırıdır. Bir diğer durum ise sanayi yapılarına YAPI DENETİM firmaları üzerinden teşvik verilmesidir. Bu durum denetim kalitesini açıkça düşürecektir. Eğer teşvik verilecek ise bunu devletin yapması gerekmektedir. İdari para cezalarının en az 50.000 TL olarak düzenlemesi, hükümetin içinde bulunduğu maddi kriz için -tüm sektörlerde olduğu gibi- yapı denetim sektöründen de kaynak yaratma çabasının bir sonucudur. Görevini yapmayarak can ve mal güvenliğini tehlikeye atan firmalara aykırılığın tespiti halinde ceza verilmesi gereklidir. Fakat kanunda men cezaları arasında her hangi bir ayrım olmadığı için bazı aykırılıklar için verilen ceza hafif kalırken bazı aykırılıklar için ise verilen ceza çok ağırdır. Ayrıca yan parselde meydana gelebilecek hasarlar için yapı denetim firmalarının sorumlu tutulması çok yanlıştır. Yapı denetim firmaları inşaatın bekçisi değildir. Buradaki sorumluluk yapı müteahhidine verilmelidir. Çalışan personel için ise 10 yıl içerisinde 3 defa idari yaptırım uygulanmasına sebep olan -kısmen küçük kusurlar için- personelin 3 yıl boyunca yapı denetim firmasında çalışması engellenmektedir. Adli düzenlemelerde bile 5 yıl içerisinde sicil temizlenirken burada 10 yıl gibi bir sürenin baz alınması başta Anayasa’ya aykırıdır. Yasada 2 tip idari yaptırım bulunmaktadır. Bunlar İdari Para Cezası ve Yeni İş Almaktan Men cezasıdır. Teklifte aynı yıl içerisinde birden fazla yeni iş almaktan men cezası uygulanırsa ilave olarak para cezası da verileceği öngörülmektedir. Bu da “bir suçun bir cezası olur” normuna açıkça aykırıdır. Tasarının tamamı incelendiğinde müteahhitler dışında hiçbir kişi veya kuruluşun lehine bir düzenleme bulunmamaktadır. Katılımınız ve bizlerin sesi olacağınız için teşekkür ederiz.” sözleri ile yasaya tepkisini dile getirdi.